© 2015 Dr.Moral - Dr.Halil İbrahim ERBIYIK
Anlatarak rahatlama..
Dr.Moral kliniği, katarsis tedavileri için bulunmaz bir nimettir.
Herkes her zaman psikoloğuna gidemez.
Kankamız olmalı mı?
Aslında iyi mi yapıyorum, komşuya kahveye gitmeyi, içimi dökmeyi?
Hekim, sağlık personeli olmayan biri bize yardım edemez mi?
Derdin yarsa, yaransa…
Tükenmiş sevdalarsa..
Hasret kıtlığıysa. Biri sana diyorsa..
Gel gel…sen beni.. ben seni.. anlarız..
Git o zaman O’na.. O dosta.. yeni dosta.. eskimiş dostları terk etmenin zamanı gelmedi mi?
Terketmek te bir tür hicret değil mi?
Bazen ‘Hayır’ da hayır olduğu görülemez mi?
Yalnızım.. Yalnızız..
Yalnızken yalnızlığı yaşamaktan daha beter. Kalabalıkların arasındaki yalnızlık… Yanlış ortamda bulunmaksa daha beter. Yanlış arkadaş, iş akrabalık ortamı. Daha beteri de var. Yalnızlığını paylaşamamak…
Aslında yalnızlık güzeldir, paylaşmaya da bazen gerek yoktur.
En büyük dostumuzdur, esasında.. Herkes gidince.. O gelir.
Ve aslında.. Esas, yalnızken yalnız değiliz..
O halde sızlanmaya gerek var mı?
Negatif şemalar
Yalnızım
Kimse beni anlamıyor
Beni görmüyorlar, dinlemiyorlar
Beni harcıyorlar
Değerim yok
Her şey berbat
Daha da kötü olacak
Hiçbir şey iyiye gitmeyecek
Uzaklar var, tuzaklar var..
Göremiyorum,
Gidiş iyi olmadığı gibi, bitiş te iyi olmayacak
Hayali arzuluyorum.
Tükenmişim
Bitmişim
Kelimelerim şunlar:
Kaos, keşmekeş, keder
Duygularım şunlar:
Korku, kuşku, kaygı, kin,kızgınlık,kıskançlık
Güzel bakamıyorum, güzel göremiyorum
Başıma gelenlere sabredemiyorum
Neden ben diyorum..
Neden ben?
Acaba niye kanser oldum?
MAHŞERİN 10 ATLISI
Bedene hücresel boyutta saldırı. bu koşullarda yaşayan birinin sağlıklı bedene sahip olması imkansız…
tüm bu rahatsızlıklar önce zihinde yaratılır.. hayatınızda hiçbir şey önce düşüncede var olmadan yaratılamaz..
düşünce sonucu çeker..
Olumsuz düşünce fiziksel şekil alınca sonucu tersine çevirmek zorlaşır…
Olağanüstü inanç lazım. İmkansız değil çok zor. Güçlü dua gerekir.
ANTİDEPRESAN DEĞİL!
Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi.
Yıkık, perişansınız.Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz.Çoğunluk size küsmüş gibi. Yalnızsınız. Herkes benden uzak, herkes bana kırgın düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz.
Yalnızlığınızınkaranlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor:'Rabbin sana ne darıldı,
ne de seni bıraktı‘(Duha-3)
Kim kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin.
Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya, ne gam! .Bu ne büyük ferahlık değil mi? ...
Başınızda ağır bir dert var.
Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor. Sanki bu sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi.
İşte o an ayet yetişiyor imdada: 'Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var! ‘(İnşirah-5/6) Garantiyi veren Allah! ...
Hem de ne garanti, her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği 'mutlaka' ifadesi ile pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor.
Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu, çözümün sorunda gizli olduğunu da fısıldıyor.
Maddi sıkıntınız hat safhada. Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz. İflas ettiniz... Sıfırı tükettiniz yani. Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde boğulurken ayet size yeni bir ümit veriyor:
'Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.' (Tevbe-28)
Bir yakınınız ölümcül hastalıkla yatağa düştü. Doktorlar fazlaca ümit vermiyorlar.
Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğinizi dahi bilemiyorsunuz. Gerçek ortada iken moral vermeye çalışmak sanki sahte davranmak gibi geliyor size. Ciddi bir delil olmalı ki, hastanıza siz de inanarak moral verebilesiniz. Eyyub Nebi var Kur-an-da... Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate kavuşmuş. Onun hali size dayanak oluyor:
“Kulumuz Eyyub’u da an, o zaman Rabbine şöyle nida etmişti: “Bak bana, meşekkat ve acı ile şeytan dokundu!” Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, temiz akıllılar için bir ibret olsun.” (Sad-41/43)
Ama yine de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Bir tutamak arıyorsunuz.
Ayet el veriyor size: 'Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o,hakkınızda hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi seversiniz; amao, sizin hakkınızda bir fenalıktır.Allah bilir, siz
bilmezsiniz.' (Bakara-216) (Kasas-83) : “Akıbet (hayırlı son, güzel sonuç) Müttakiler (takvayı kuşananlar, korunanlar, inanca sarılanlar) içindir! ..”
Sarı Lira Gibi Ömrümüz
Yaşamak değil beni bu telaş öldürecek Dediği gibi şairin; O telaşla bırakın Paris yolunda Ilık rüzgarlara taratmayı saçlarımızı Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz.... Gözümüz saatte söyleştik hep, Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık. Hep yetişilecek bir yer vardı Aranacak adamlar, yapacak işler... sonraki günün telaşı bir öncekinin tersine bulaştı, Başkalarının hayatı bizimkini aştı. Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine; Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini ,Ha babam erteledik. 20’li yaşlardayken 30’lara kurduk saatin alarmını, 30’larımızda 40’lara,belki sonra 50’lere.... Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, Kuşlukta uyanma fırsatı sunduğunda size, Artık uyku girmez oluyor gözlerinize... Doyasıya söyleşmek, Telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda, Söyleşecek sevişecek kimsecikler kalmıyor yanınızda... Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz, Vakti gelip sandıktan çıkardığınızda, Bir de bakıyorsunuz ki Tedavülden kalkmış…