© 2015 Dr.Moral - Dr.Halil İbrahim ERBIYIK
Bir ses dolar odaya..
Bir nefes doğar..
Yeni bir canlının ilk çığlığı, aslında bir “ağlama” değildir...
Bir selam veriştir..” Merhaba dünya” demektir aslında o..
Bu selamı veren minicik ortalam olarak 3000 gramdır.
“100 trilyon hücre.
200 çeşit grup hücreden söz etsek te aslında insan organizmasını oluşturan hücreler iki ana gruba ayrılmaktadır:
Somatik hücreler ve seks(cinsiyet) hücreleri...
İnsanoğlunun biolojik temel bir mesajı vardır:
Kendine benzer bir canlı meydana getirmek.
İşte bu asıl mesaj için görevlendirilmiş iki ana gruptan somatik hücreler cinsiyet hücrelerinin korunması, çoğalması, hayatiyetini koruyabilmesi ve üremeyi gerçekleştirebilmelerdi için vardır.
Sayıca azınlıkta olan cinsiyet hücreleri ise mühim ve esas işlevi üstlenmektedir.
Dolayısı ile bir anne ve babadan yaratılan insanoğlunun bu temel hücreleri de bir anne(yumurta hücresi) ve bir baba(sperm hücresi)dan meydana getirilmektedir.
Ve kromozom sayıları bakımından bu hücreler aslında, eksik, tam olmayan, adeta yarım karakterdedir.
Birleştiklerinde(Bir zigot halinde) birbirlerine karşılıklı olarak muhtevalarındaki genetik potansiyeli aktararak bir tür harmanlama yapmaktadırlar.
Böylece iki yarım hücreden, tam ve dört dörtlük bir hücre, ondan da bölünme, çoğalma ve farklılaşma ile 280 gün içerisinde muhteşem bir yaratık, insan yavrusu meydana getirilmektedir.
Niçin herkes, daha doğrusu her aile çocuk meydana getirememektedir?
Niçin kısırlık bazı ailelerin meselesi, hem de önemli bir problemi olarak dikkat çekmektedir?
Sınanmak?
İmtihanlardan geçmek?
Geçmişte yanlış yapmak?
Cevap tek kelime. Kader. Elbette kader…
Peki.. Nasıl çocuk sahibi olabiliriz?
Düzenli bir aile yaşamı olmasına rağmen en fazla iki sene içerisinde her ailenin hamile kalamayıp, çocuk sahibi sürecine girememeleri dolayısıyla bir infertilite durumu ortaya çıkmaktadır. Araştırılması, üzerine gidilmesi, tedavi edilmesi, bazen de tedaviye ve gayretlere rağmen netice alınamaması gibi bir çok insanı üzen kronik infertilite olguları ortaya çıkmaktadır.
İnfertilite, aslında kısırlık demek değildir.” Gebe kalamama demektir”.
Kısırlık kelimesi adı üstünde kısır bir kelimedir.
“Suç kimdedir?” Oysa bir kabahat yoktur ortada.
Bir suçludan da söz etmek yanlıştır.
Olsa olsa altta yatan bir takım hastalıkların, rahatsızlıkların bir belirtisi vardır, karşımızda. Tedavi edilmeyi bekleyen...
Gebe kalamamanın nedenleri nelerdir?
% 40 erkekte, % 40 kadında, % 20 de her ikisinde birden bir problem var demektir.
Sebebi izah edilemeyen kısırlıktan sıkça söz ediliyor, o konuyu açar mısınız?
Gerçekten de araştırmalar, teşhis ve labarotuvar imkanlarına rağmen ailelerin % 10 unda belli bir sebep ortaya çıkarılamamaktadır.
Belki de bir sebep veya sebepler vardır da biz onu bulup ortaya koyamıyoruz.
Ama bu grup psikolojik telkine, ilgiye alakaya, ruhsal desteğe en fazla ihtiyaç duyan grup olmaktadır.
KISIRLIĞIN SEBEBİ SIKINTI MI?
Düzenli bir aile yaşamı olmasına rağmen en fazla iki sene içerisinde her ailenin hamile kalamayanlar için tıp bir teşhisi benimser: İnfertilite... “Gebe kalamama.
Halk arasında kısırlık teşhisi konmuşsa; derhal yakıştırmalar başlar:
Kısır kim, suçlu kim?
Evleneli henüz altı ay olmuşken evde kaynananın, görümcenin sesi yükselmektedir: ”Tembeller..” Konu, komşuya ziyarete gidilse, oradakiler, merakla sorarlar: ”Bebek ne zaman? ”Hatta gelinin kendi yakınları, annesi bile beklentilerden kendini alamaz: ”Kızım henüz bir şey yok mu?” Bazen “Muayyen gün geldiği haberini alan evdeki eşin de suratı asılabilmektedir. Şurada bir doktor vardır. ”Kısırlığı” tedavi eden... O tavsiye edilir. Bir başkası bir başka doktordan söz eder.
Bu akşam bütün muayenehanelerini dolaştım İstanbul’ un…
Aman Allah’ ım ne zor iştir bu. Ne etmelidir? Acaba kime gitmelidir? Acaba bu ay da adet görecek miyim? Kaynanam, tekrar başlayacak mı, suallere? Acaba ben eksik miyim? Ben suçlu muyum? Kabahat niçin bendedir?
Komşu gelin, Ayşe evleneli iki ay olmadan hamiledir, ben niçin başaramadım?
Ardından anksiyete, gerginlik, stres, üzüntüler, gerginlikler, psikolojik rahatsızlıklar, hatta maalesef bazen psikiyatrik hastalıklar sökün edebilir.
Örneğin pek çok “yardımcı üreme tekniklerinin uygulandığı klinik ve hastanelere olduğu gibi bize de başvuran hastalarda, hatırı sayılır ölçüde bu tip ailelere rastlamak mümkündür.
Tüp bebek, mikroenjeksiyon, aşılama gibi yardımcı üreme tekniklerine başlamadan, hasta ve ailesi ile kurulan iyi dialog sayesinde, bazen henüz tedaviye, ilaç faslına geçmeden netice aldığımız, bize kontrol muayenesine elindeki pozitif testlerle dönen hastalarara sıkça rastlamaktayız.
Morali güçlü ordulardır, savaşı kazananlar...Çocuk sahibi olamamayı hayatının kararması , mahvolmak, perişan olarak bitmek anlamında değerlendirenler mücadeleyi baştan kaybederler.
Özgüven, kendisiyle savaşmaktan, etrafı dinlemekten vazgeçmek işin birinci noktasıdır.Hayatı olumlu yönleriyle, huzur içerisinde geçirmeye çalışmak çok önemli.